Bekle Bizi Kuşadası



Bayram tatilimizi eşimle birlikte Ege'nin incisi, tatilin birincisi Bodrum'da geçirmeye karar verdik. Bu seyahatimiz öncesinde uçağı mı yoksa otobüsü mü tercih edelim diye biraz kararsız kalmamıza rağmen en sonunda kendi arabamızla gitmemizin daha güzel olacağına karar verdik ve yolculuğumuza gecenin karanlığında günün daha aydınlanmadığı bir vakitte başladık.

Arabayla gitmenin avantajlarını yolculuğumuz boyunca hissettik. Ama bir de İzmit'te bayram trafiğine yakalanmasaydık daha da güzel olacaktı. Normalde 1 saat sürecek yolculuğumuz trafik yüzünden 2 saati aştı. Ama sonuçta tatile gidiyor olduğumuzun hevesiyle canımızı sıkmamaya birbirimize söz vermiştik :) Yolda ilk molamız Sapanca oldu. Güzel bir kahvaltı yaptıktan ve trafik yorgunluğunu attıktan sonra yola devam ettik. 

Aslında rotamız çok belirli değildi. Hani derler ya "Rüzgar nereden eserse oraya diye"aynen öyle bir hisle yol alıyorduk. Sonra düşündük ki direk olarak Bodrum’a gitmek yerine daha önceden görmediğimiz bir yerlere uğramak da güzel olabilirdi. Maksat tatil, eğlence ve değişiklik değil miydi e o zaman bu güzel fikir uygulanmalıydı. 

Rotayı ve gidilecek yeri her zaman ki hazır ve nazırlığıyla ben üstlendim. Şoföre bu kadar da yüklenilmezdi ne de olsa. Hem trafiğe katlan hem yolda pür dikkat ol.. O zaman co-pilot devreye girmeliydi. Dağ-bayır-vadi üçlemesindeki doğal şartlarda internet hizmetine dayanarak Suzi (yani ben) araştırmalarına başladı. Aydın – Kuşadası bu araştırmanın sonucunda ipi göğüsleyen tatil beldesi olarak gezi rotamızdaki yerini aldı. Saatlerimiz 17:00 civarını gösterdiğinde arife gününden bir gün önce Kuşadası’na giriş yapmış olduk. 


                                       
                                                   Kaldığımız otelden Ege Denizi'nde gün batımı

 Acaba kalacak bir yer bulabilecek miydik açıkçası bu biraz şüpheliydi çünkü internetten araştırdığım ve telefonla aradığım kadarıyla bayram dolayısıyla bütün oteller doluydu. Bu açıdan biraz da riske girmiştik ama ben inatçı bir kişiliğe sahip olduğum için kalacak bir yer bulabileceğimize de inanıyordum. Derken yol bizi meşhur Kadınlar Plajı'nın olduğu mevkiye getirdi. Bu plaja bakan yolda sıra sıra bir sürü pansiyon, apart tabelalarıyla karşılaştık ve işte dedim burada kesin kalacak bir yer bulacağız. Yol arkadaşım tam ümidini kesmek üzere iken, ben ilk gördüğüm tabeladaki telefon numarasını aradım ve evet güzel cümleyi duydum kalacak yer vardı. 

Eşyalarımızı apart daireye yerleştirdikten sonra fazlaca kaybettiğimiz zamanı yakalayabilmek ümidiyle koşar adımlarla kaldığımız yerin önündeki Kadınlar Plajı'nın kumsalına indik. Buranın en güzel özelliği şezlong kiralamak zorunda değilsiniz, karışan yok, havlunuzu serin kumların üstüne ve atlayın o güzel denize. Altın sarısı kumu ve serin denizi ile benim beğendiğim denizler arasında yerini aldı. Sadece akşamüstü biraz dalgalı oluyor ama dalgalı denizi severim diyorsanız o zaman size de uygundur diye düşünüyorum. Akşama kadar denizin tadını çıkardıktan sonra, otele geri dönerek Kuşadası geceleri için hazırlanmaya başladık.

Gittiğimiz mevsim yaz ve bayram olmasına rağmen, fazla bir kalabalık yoktu Kuşadası merkezde. Fazlaca yol yürüdük, Güvercin Adası'nı gören manzaralardan bol bol fotoğraf çektik, e tabi ki meşhur Kumru'yu yemeden Kuşadası'ndan ayrılamazdık. Kumrucu Şevki'de güzel bir yemek molası verdikten sonra, saatlerimiz de epey ilerlediği ve yol yorgunu olduğumuz için tekrar otelimize geri döndük. Sabah ki planımız Efes Antik Kenti'ne gitmek olduğu için ne kadar uykumuzu alırsak o kadar bize faydası olacaktı. Çünkü yarın yorucu ve bir o kadar da sıcak bir günle karşılaşacaktık. 

0 yorum: